Herkesin limitleri vardır. elde ettiği değil, zorunlu kılındığı limitleri. ben 40 dakika sonra bu makinenin işlemcisini, ram'ini, fanını susturmak zorundayım mesela. bu benim belirlediğim bir sebebin sonucu değil. zorunlu kılındığım bir limit. uymama gibi bir şansım yok. aslında var da o apayrı bi post'un konusu.
peki limitler neden varlar? insanları kontrol altında tutmak için? ego tatmini? yoksa amaç sadece insanlara kendilerini zayıf ve muhtaç hissettirmek mi? kendimi hedonist bir herif olarak tanımlıyorum. fakat limitler yüzünden sıfatımı tam manasıyla taşıdığım söylenemez. kendimi zayıf hissediyor muyum? evet. dolaylı yoldan güçlü de hissediyorum aslında kendimi ve kuralları sorgulamama sebep olduğu için. ama ulaşabildiğim bir çözüm yok sadece yaklaşıyorum. optimist yapım da bunun iyi birşey olduğunu söylüyor. anladım ki insan kendini avutabildiği kadar hayatta kalıyor.
limit konulmadığı bir zaman periyodu yok insanın hayatında. ama bir zaman sonra siz de limit koyma yetkisine sahip olabiliyorsunuz başka insanlar üzerinde. belki de geçmişin acısını çıkarmanızı sağlayan bu. ama o zaman da iğrenç bir kısırdöngünün basit bir halkası haline geliyorsunuz. ezilen olduktan sonra ezebilecek kapasiteye gelince ezmeye başlamak gibi. sonuç olarak insanın çirkin bir varlık olduğuna yeni bir kanıt bulmaktan başka birşey değil aslında yaptığım.
şimdi uslu bir çocuk oluyorum ve şu an bastığım tuşların altındaki elektrik akımını kesiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder